4

cinsel sapkınlıklar dinlere nasıl girdi. hristiyanlık-yahudilik ve islamiyette Arap, Grek (Yunan), Roma-Pers vb gibi

ÖNCELİKLE TÜRKLÜĞÜMÜZÜN GÖZÜNÜ SEVEYİM. DİYEREK GİRİŞ YAPMAK VE BULDUĞUM ŞEYLERİ PAYLAŞMAK İSTİYORUM. KİMİ ZAMAN HAYRETLE. KİMİ ZAMAN TİKSİNEREK OKUDUĞUM ŞEYLER. TARİHİMİZDE HİÇ OLMADIĞI İÇİN NE KADAR ÖVÜNSEK AZDIR! LÜTFEN İBRET ALINIZ!

Hint, Sabi, Mısır dinleri temelli bu sapık gelenekler halen çağdaş Avrupa ve Amerika kıta toplumlarında “Ortodoks Hristiyanlık ve Ortodoks Yahudi Mezhepleri içinde sürmektedirler. Teke Tanrı Lucifer, Keçi tanrıça Bafomet Mason gelenekleri, aynen bu dinlerden kökenlerini almıştır.Sabilerin, Yahudilerin, Greklerin, Romalıların ve komşuları Sabine’lerin “tecavüz ve kız kaçırma” geleneklerinin temeli “ENSEST ÜREMELERİ”dir. Kendi çocukları, kardeşleri, kardeş çocuklarıyla evlenerek üreyen, bu yüzden dışarı kız verme gelenekleri olmadığından başkalarından da kız alma olanakları kalmadığından, ancak tecavüz ile kirleterek almayı tercih etmektedirler. Çünkü, dışarıdan kız alarak soylarındaki ensest evliliğin getirdiği sakat, hastalıklı, ucube bebek doğumlarını engelleyeceklerine inanırlar.

DEVLET YASALARI, EGEMEN SOYUN DİNLERİNE GÖRE YAPILIR VE TEBAA’YA DAYATILIRDI.

Böyle olunca da egemenliğini kaybeden toplumların dinleri de değişirdi. Bu gelenek nedeniyle yeryüzünde değişmemiş din ve din kitabı yoktur.Özgür milletler babalarını soylarından, köle milletler de analarından alırlar. Roma yasalarında “Köle anadan doğan çocuk, kölenin sahibine ait olsa da babasına mirasçı olamaz, köle sayılır, çünkü, köleyi kullanan erkek sayısız belirsizdir, erkeği belli değildir” der.

Kur’an Nur Suresi 25. ayet’te köle kadınlardan evlendirilenler için şöyle bir ifade vardır; “…Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının yarısı uygulanacaktır…” Nur Suresi 33’de şu ifade köle kadınların fuhuş amaçlı satıldıklarını, İslam ile buna son verilmesini ister. “…Hizmetinizdeki genç kızları, iffetli kalmak isteyip dururlarken, iğreti dünya hayatının basit menfaatini elde etmek için fuhşa zorlamayın. Kim onları baskı altında tutarsa Allah, fuhşa zorlanmalarından sonra onları affedici, esirgeyicidir..” Kısaca, coğrafyamızdaki eskilerin ekonomisi PEZEVENKLİK üzerine kuruluymuş. Köle kadınlar sahiplerince sadece tarım, ev işlerinde çalıştırılmıyor, genelev olarak çalışan pagan tapınaklarına veya onların yakınlarında kurulan genelevlere “cinsel içerikli dini ayin geleneklerinin yerine getirilebilmesi için” satılıyorlardı. Bu gün bu Hindistan ve Hindu dini ile ondan dinlerin yaşandığı her ülkede böyledir.

köleci, cinsi sapık Sabi, Hint, Arap dinleri temelli sapıklıkları Jüstinyen Hristiyanlık çağında Ensest Evlilik Yasakları ile kaldırmıştır. bu roma yasalarında ne kadar doğru şeyler göze çarpsada burada da zaman zaman sapıklık içeren şeyler vardır.

şimdi kur’andan NİSA SURESİ 22-23-24-25-26.AYETLER;

“Geçmişte kalanlar hariç, babalarınızın nikâhlamış olduğu kadınlarla evlenmeyin. Böyle bir şey açık bir edepsizlik, nefret gerektiren bir kötülüktür. Çirkin bir yoldur bu.” Peygamber zamanında ve ona İslam tebliğinden önce olmuş evlilikler hariç diyor. Yani peygamber çağında o çok kutsanan sahabeler, ensarlar, babalarının karılarıyla evleniyorlardı. Tevrat Yakup peygamber kıssasında da Yakup’un en büyük oğlu analığını becerirken yakalandığı için peygamberlik hakkı Yusuf peygambere geçer. Yusuf’un çileleri bundan kaynaklanır. Tevrat’In bu olayları da eski Babil, Asur, Mısır, Grek yasalarından ibaretti. Aşağıda “anaları, babaları le de evlilik yasağı var. Yani Araplar küllen sapıktılar.

Gene “Eskide kalanlar Müstesna” diyen ayet, cümlesi ile, peygamber çağında, Roma vilayeti olan Hicaz’ın ve Arap yarımadasının hala ayette sayılan birinci, ikinci derece akrabaları ve onların çocukları ile evlendiklerlini şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlıyoruz. Bunlar İslam ve Hristiyanlık çağından çok önceki yaşamlarını aşağıda okuyacaksınız. Burada saılanların tümü Jüstinyen yasalarında daha açıklamalı olarak yer almaktadır. Tevrat Levililer kitabı da bu açıklamaları neredeyse aynen almıştır. Kur’an sadece akrabalıkları sayıp yasaklamıştır.

Araplar çok eşli poligamik sapkın topluluklardır. Bakara 198. ayet (Ayet=Allah’ın sözü demektir) son cümlesi de Araplara “siz önceden sapıklardınız” demektedir. Roma yasası “Tek eşlidir”, hukuk metinlerinde “ sıklıkla “bir erkeğin iki karısı veya bir kadının iki kocası olamaz” ifadesini hatırlayınız. Mehir, konusu da Roma hukunda evlilikte önemli yer tutar.

  1. İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlardan biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının yarısı uygulanacaktır. Bu, köle ile evlenme yolu, günaha ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir.”
  2. Bu ayet, aynen Jüstinyen’in “köle azadını teşvik ve köleleri koruma, sahiplerinin onlara mal vererek azad etme” emirlerine benziyor.. Diğer kısmını yukarıda köle kadınların fuhuş aracı oldukları konusunu belirtmiştik
  3. Nur 24; 39. “Küfre sapanlara gelince, onların amelleri çöldeki serap gibidir ki, susuzluktan bunalan onu su sanır. Ama ona yaklaşınca hiçbir şey bulamaz; yanında Allah’ı bulur; O da onun hesabını eksiksiz bir biçimde görür. Allah, hesabı çok çabuk görendir.”
  4. Nur-24;84. “Allah yolunda savaş. Kendinden başkasından sorumlu değilsin. İnananları da teşvik et. Umulur ki Allah, küfre sapanların gücünü kırar. Allah, kuvvetçe daha üstün, cezalandırmada daha güçlüdür.”Jüstinyen Anayasasında Tanrı_Kral anılan imparatorun “kölelere eziyet eden, özgür bırakmayan köle sahiplerine yaptığı tehdidin sonundaki “karartılmış cümleyi”

Peygamber Muhammet’in doğumundan 1061 yıl önce M.Ö 450’de Roma 12 Tablet Yasalarının “6.” Tabletinde köleliğin kaldırılması önerilir;Yine, Muhammet’in doğumundan “6” yıl önce ölen Jüstinyen (Ö-565) yaptığı yasanın “LEX FURIA CANINA” yasasının feshi bölümünde köle azad etmek kolaylaştırılır;Aynı yasa şöyle devam ederek Kölelere fena, ahlak dışı muameleler yapılmasını, işkenceyi yasaklar ve işkence edilen kölelerin Praetorler eliyle korunmasını emreder;

İlerleyen çağlarda değişen anlayışlar sonucu bir başka Roma yasası da özellikle Jüstinyen (M.S.540’lar) döneminde yapılmış olanı şöyle der;

“Özgür bir kadın, bir köleden hamile kalsa ve çocuğunu doğursa çocuk, bebek, özgür doğmuş sayılır, özgür kadının Yunan yasalarında yazdığı gibi, tesadüfi ilişki sonucu hamileliği sonucu olduğunu yazar.

Ancak, 12 Tablet yasası, “yasal evlilikten, yasal doğan çocuklardan babanın seçtiği erkek çocuğun mirasçı olabileceğini, mirasçı bırakmadan, çocuksuz öldüyse, silsile halinde babanın kanından olan en yakın erkeğe mirasın bırakılacağını anlatır. Bu gelenek aynen Emevi Yezidi İslam geleneğine sahip Pakistan ve Bangladeş’te geçerlidir. Türkiye’de bir çok bölgede, mevcut yasalara rağmen kız çocuğuna miras bırakılmaz. Üstelik kızlar da inançları gereği buna onay verirler.

Oysa, ilk antik Roma yasasından 1000 yıl önce Babil’i fetheden Pers (İran) şahı Büyük Krus, bütün imparatorluk dahilinde ve etki alanlarında “KÖLELLİĞİ YASAKLAMIŞTIR” Dilimize İngilizce’den çevirdiğim metin aynen şöyle der; “Köleliği engelliyorum ve benim valilerim ve astları, kadın-erkek köle alışverişlerini zorla yasaklayacaklardır. Bu tür gelenekler dünya üzerinde yok edilecektir.”

Ama, köleci geleneğe sahip toplmlar o ölünce bu emirleri unutmuşlar ve buraya kadar okuduğunuz ve aşağıda okuyacağınız gibi kendi evlatlarını köleleri olarak görüp öyle kullanmayı sürdürmüşler.

Sonunda Jüstinyen yasalarının 16.yy.da batıda başlayan Rönesans ve 20.yy. hukuk sistemleriyle iyileştirildiklerine yeryüzü tanık oldu.

Ne yazık ki bu dönem de sona ermekte ve “İslami Şeriat” getirmek isteyen ve bu köleci şeytan ibadet olan TEKE TANRI dinleri dünyayı yöneten Mason localarının gizli dini olmuş, her ülkede o ülkenin hakim dini ve mezhebi üzerinden bu dini gelenekleri yürürlüğe sokmaktadırlar.

Ilımlı İslam ve Dinler Arası Diyalog gibi hoşa giden maskelerle piyasaya sürülen bu sapkın dinler nedeniyle bu iğrenç sapıklıkları insanların bilgiilerine sunuyorum.

Çünkü “köle-ensest toplum dinlerine ait toplumlardan” çıkmış bu sapıklıkları yaşam biçimin haline getirenler, çocuk, yetşikin tecavüzleri, kadın-erkek eşcinsellikleri, kendilerinden olmayanın mallarını, çocuklarını yapmalama, öldürme geleneklerini dini tarikatlar üzerinden İslam adıyla uygulamaktadırlar.

Şimdi, medeniyetleri ile övünen, Arap, Grek (Yunan), Roma ve onun yasalarına bağlı batılı toplumların, Hristiyanlık çağı dahil sapık yaşamlarını okuyalım.

Eski medeniyetlerde çocukların durumları bu günden çok kötüydü. Census, antik çağlarda kız/erkek çocuk kurban etme/öldürmenin oranının %400 rakamını verir. Çoğu kız, onların yarısı kadar da erkek çocukların öldürüldüklerini açıklamıştır. Poseidos, zengin adamların bile kızlarını çoğunlukla sattıklarını kabul eder. Erken çağ toplumlarında çocuk öldürme cezalandırılmaya başlanmadan önce herkes çocukların nerelerde satıldıklarını ve canavarlara kurban edildiklerini biliyordu. Doğar doğmaz süt annelere verilen çocukların öldürülmeleri süt annelerden istenilmekteydi.Antik çağlarda, yaygın olarak çocukların başlarının kesilerek gövdelerinden ayrılarak kurban edilmelerine Filistin, Jericho, K.Afrika Kartaca, İngiltere’nin çember kayalarında, Hindistan’da ve Aztek şehirlerinde rastlanılmaktadır.

Heredot, “bir oğlan, beş yaşından önce babasının dikkatini çekmez” diyerek açıkça gerçeği onaylar.

Bu çağlarda anneler, büyük anneler insanlıktan çıkmış değillerdi ama kendilerine de çocuklarını sevebilmeleri için yarım şans dahil verilseydi elbette. İnsanlık çocuklarının değeri hakkında yeni yeni uyanışa geçmiştir. Geçmişe gittiğimizde, çocuk yetiştirmenin düşük seviyede olduğu zamanlarda, terk edilen, dövülen, fuhuş pazarında satılan, kiraya verilen, korkutulan ve cinsel olarak istismar edilen çocuklara rastlıyoruz.

Bir insan, eski bir tarihçiyi okuduğunda, M.Ö.II. yüzyıllarda ailelerin ancak %1’inde “2” kız çocuğu bulunduğuna tanık olacaktır. Medea, Procne gibi öteki Grek mitolojik analarının çocuklarını öldürmek için tek iyi gerekçeleri, kocalarına nispet yaparak üremeye uygun olduklarını kanıtlamak içindi.

Antik çağlardan beri anneler çocuklarını, ihmalkar, lakayıt, küfürbaz süt annelere çocuklarını verirlerdi.Bunlar bazen kölelerden de olabiliyordu.Tacitus’un dedğine göre, “Çocuklarımızı daha doğuşta, küçük Grek hizmetçi kızlara teslim ederdik, çocuklar teslim edildikten sonra yıllarca görülmezdi.

Süt anneler, ahlaksız, hantal, tembel, yangında, domuz gibi hayvan saldırılarından korumak için, çocukları bir bohçaya sararak ağaç tırnağına asmakla, hasat zamanı ilgi göstermemekle, bokun sidiğin içinde kalan çocuğu yıkamamakla suçlanırlardı.

Süt anneler, yabancı zengin dölü olan çocukları alıp emzirebilmek için kendi çocuklarını öldürürlerdi ve bu sayede de korunduklarına inanırlardı.

Doktorlar, büyüdüklerinde tiran olmasınlar diye bebeklerin günde iki üç öğünden fazla beslenmemelerini öğütlerlerdi.

Çocuklar hastalık veya açlıktan aşırı derecede çığlıklarla ağladıklarında onlara bira, şarap, likör, afyon verilerek yatıştırılırlardı. Bir Mısır papirüsü “afyon hemen tesir ederdi” diyor.Babalar odalarında oğullarıyla birlikteyken eşlerine tamamen empatiden yoksun olarak “bu memeler benim” derlerdi ve onlar etraflarındayken annelerinin çocuklarını emzirdiklerini gördüklerinde açlık grevine gidecekmiş gibi davranırlardı.

Hamile kadınlar kocalarınca sıklıkla dövüldüklerinden çocuklar antik çağlarda daha ana rahmindeyken sopaya maruz kalıyorlardı. İdare edilemediklerinde çocuklar anne ve babaları tarafından taşlanarak öldürülürlerdi. Eski Ahit, “anne ve babasına karşı asi olan çocuklar ölüme mahkum edilmelidir” der ve Philo, “eğer yasa asiliklerinden dolayı ölüme mahkum etmiş olsa bile, çocukların, azarlandıklarını,dövüldüklerini, hapsedildiklerini” yazar.

Seneca, Isparta’da, ölüme mahkum edilmiş çocukların şehir meydanında alenen dövülmelerinin, kırbaçlanmalarının vatanseverlik olarak görüldüğünü yazar. Bütün çocukların içinde şeytan olduğuna onun çıkartılması için de çocukların dövülmesi için dokuz kedi kuyruğundan kırbaçlar, demir çubuklar, kundak çubukları gibi özel ekipmanlar yaptıklarını ve zincirle kırbaçladıklarını yazar.

Günlükler, çocukların kapı üstlerine asılarak, tırnaklarına jilet geçirilerek, halıya sarılarak köşede dövüldüklerini yazmaktadır. Ksenofon, annelerin cadı elbiseleri giyerek, onların etlerini yiyip bitirecek, kanlarını içecek Lamia şeytanı olduğunu söyleyerek korkuttuklarını, annelerin çocuklarına yaptıkları vahşiliğin yırtıcı bir hayvan veya canavar tarafından bile yapılamayacağından bahseder.

Antik zamanlarda çocuklar 12 yaşına geldiklerinde kendilerinden iki kat yaşlı erkeklerle evlendirilirler, eşleri ailelerince seçilirlerdi ve bu apaçık çocuk tecavüzüydü. Bu genel bir uygulama değildi ve Grek kızları daha bebekleriyle oynarlarken evlendirilerdi.

Hint Mahabarata dini metinleri der ki, “30 yaşında bir adama 10 yaşında bir kız, 21 yaşında bir adama “7” yaşında bir kız verilir”.
Çocukların cinsellik için kullanılmaları günümüzde Amerikan istatistiklerinde bile hala kendilerinin üç katı yaşında erkeklerce taciz edildikleri görüldüğünden olağan işler sınıfındandır.

Erkek ve kız çocukları, evlerinde anneleri, babaları, ağabeyleri, yeğenleri, dayıları, amcalarınca düzenli olarak masturbasyonda kullanılırlardı ve onlardan birinindediği gibi “gece boyunca amcamdan, büyükanneme kadar aralarında beni dolaştırıp dururlardı” ifadesini Mahabarata dini metinleri şöyle doğrulamaktadır, “10” yaşında bir kız için bakire olmak demek, ne erkek kardeşi, ne babası ne de yeğeni olmaması demektir”.

Plutrach, “oğlanlara tecavüz edilmesi, onlarla düşüp kalkılması bir zevk değil bir görevdi” der.  Eski şehir devletlerinde Yunanistanda, altı yaşında bir erkek çocuğu, üzeri soyularak çırılçıplak edilip pazarda fahişeliğe zorlanır veya, dini ayinde tecavüz etmesi için bir rahibe teslim edilirdi.Erken toplumlarda tecavüz sadece kan bağı açısından hukuka konu olurdu. Bunun dışında bütün tecavüz türleri serbestti ve önce anababalarca yapılırdı.

Plutarch makalelerinde, iyi bir babanın iyiliği, kendi oğluna tecavüz etmesidirder. Anneler de oğullarıyla cinsel ilişkiye giriyor, gece uyuyabilmeleri için onlara mastürbasyon yaptırıyorlardı.Oğluyla, kızıyla ensest ilişkiye giren kadın, böylece tanrıçasına hizmet etmiş, onun emirlerini yerine getirmiş olduğunu gösteriyorlardı.Japonya da yapılan yoğun araştırmalarda bu gün bile, annelerin sadece çocuklarına otuzbir çektirmediklerini, çocuklarıyla cinsel ilişkiye girdiklerini, kocaları dışarıda başka kadın ile beraberken, çocuklarıyla cinsel ilişkiye girerek iyi bir derece kazandığını söylemektedirler.Tecavüz edilen çocuklar, “aşırı seksi” olmakla itham edilirlerdi ve tecavüze uğrayan biri “aşırı seksi olma suçu işlediğinden” cezalandırılırdı.

Babil de tecavüz edilen kadınlar, yasaklanır ve boğazları kesilerek nehre atılırdı. Tevratta tecavüz edilen kadınlar şehir kapılarında taşlanarak öldürülürlerdi yani recm edilirlerdi.Bizans tan Roma ya,ve Çin e kadar hadım fabrikaları vardı ve beşikte hadım edilen çocuklar genelevlere satılırdı. Anna ve babalar cinsel orgnalarını kesip bir kavanoza koydukları çocuklarını borçları karşılığında başkalarına süreli veya süresiz köle olarak verirlerdi.

Romalı babalarçocukları onların isteklerini onaylamadıklarında çocuklarını ölüme mahkum ederlerdi.Aile tarihçisi Edward Shorter, “erkekler karılarını çocuk makinesi olarak görürlerdi, hiç bir his olmaksızın mekanik olarak çalışan makineler” bugüne benziyor bazı şeyler. bu topraklarda hala bizans geleneği mi var !!

Kadınla evlilik tam bir savaştı sevgi empati olmadan sadece birinin diğerini aldatması üzerine dolapların döndüğü bir yaşamdı evlilik.

Antony, Sezar, Kleopatra aşklarındaki entrikalar buna örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca Kleopatra, ilişkiye girdiği erkekleri öldürürdü. Evlilik ticari bir iş gibi geçiciydi.

Hipponax evliliğe son noktayı, “Bir erkeğin iki mutlu günü vardır, biri evlendiği, ikincisi de karısını mezara gömdüğü gündür” diyerek koymuştur.

babalar, on dört yaşında kız evlatlarıyla evlenirken onları harekete geçiren tek şey soydan gelen zenginliğin korunmasıydı. Arkadaşça sevgileri barındıran bir evliliğe XVII yüzyıla kadar rastlanılmamıştır….””

New York merkezli “The Association for Prehistory” internet sitesinde yayınlanmış, Lloyd deMause nin “Orijin of the War in Child Abuse” kitabının Birinci bölümü olan “Killer Motherland” ve sekizinci bölümünde “İnfanticide, Child Rape and War in Early States” konularından dilimize çevrilmiş makalelerdi bunlar.aklımıza gelmeyecek iğrenç ensest, pedofili, kulamparalık, sübyancılık   gelenekleri hakkında antik çağdan günümüze özet olarak buraya kadar fazlasıyla delil vermiştir.

Hristiyanlık ve İslam öncesi Sami toplumlarının, bu gün torunlarının övündükleri gibi bir toplum olmadıklarını da bu yazı ile öğrenmiş olduk.

Yeryüzünde, değişmemiş hiç bir din olmadığını, her dinin savaş kaybedip, dini yaşantısını galip devletlerin kendileri için belirledikleri aşağılık yaşam şekline mahkum edildiklerinde, nesiller boyunca geleneksel hale gelen bu aşağılanmış yaşam şeklini, “ilahi yaşam şekli” olarak benimsediklerini öğrendik.Tevrat, İncil ve Kur’an’ın Roma hukukuna  ve asla devlet olmayı becerememiş Arap yarımadası ve Hicaz Araplarının aşağılanmış dini geleneklere sahip olduklarını gördük. İster beğenelim, ister beğenmeyelim yeryüzünün gerçekleri bunlardır. Hiç bir dine ve topluma düşmanlık için değil, insanların artık dinlerin ne olduğunu anlayarak bu cahilce şeriat rejimi heveslerinden uzaklaşarak, kendi halkları, insanları için iyi olanı yapmaya ikna etmek, soya sopa, feodaliteye dayalı toplum düzenlerinin ilkel, terk edilmesi gereken, çağ dışı kavramlar olduğunu göstermeye çalıştım.

Tercih edilecek yol, insanların ayak bastıkları ülkeye, liyakat ile bağlılıklarını sağlayacak, devletine, milletine bağlı, ulus kardeşliğine inanan herkesi kucaklayan, demokratik, eşitlikçi,evrensel hukuku benimseyen halk ve devlet yapılanmasıdır.Takdir okuyan, “ülkemin huzuru için daha iyi ne yapabilirim” diye araştıran, sorgulayan insanlarındır.

Niyetimiz, yeryüzünde cehalet abidesi olarak görülen Müslümanların ve toplumlarının çağdaş düşünceye ulaşması için bir aralık açmaktır. Onun da, dinlerin ne olduğunu göstermekten geçtiğine olan inancım ile bu yazıları yazıyorum. Bir zihin fırtınası olarak algılayınız ve siz de zihin fırtınası yapınız.

Ilımlı İslam ve Dinler Arası Diyalog gibi hoşa giden maskelerle piyasaya sürülen bu sapkın dinler nedeniyle bu iğrenç sapıklıkları insanların bilgilerine sunuyorum.

Çünkü “köle-ensest toplum dinlerine ait toplumlardan” çıkmış bu sapıklıkları yaşam biçimin haline getirenler, çocuk, yetşikin tecavüzleri, kadın-erkek eşcinsellikleri, kendilerinden olmayanın mallarını, çocuklarını yapmalama, öldürme geleneklerini dini tarikatlar üzerinden İslam adıyla uygulamaktadırlar.

Bu dini rejim bize kökten dinciliğin merkezi olan, George Washinton ve ardılları gibi “Bu koca ülkeyi dinsiz yönetmek olanaksızdır, yetiş ya İncil” diyen Amerika Birleşik Devletleri ile, içimizdeki dünün Osmanlıya silah çeken gayri Müslüm azınlıklarının kurdukları sözde İslami tarikatlardır. İslamla alakası yoktur!

Tüm dünya milletleri dinlerindeki sapıklıkları yasalarla kaldırırken Müslüman sapıklıkta ısrar eden tek din grubu olarak lanetlenmektedir. Bunu da Ortodoks Yahudi ve Hristiyanların kurduğu sahte Müslüman tarikatları yürütmekte, Müslümanlar da onların ardından gitmektedir.

Dünya bu hizla bilimde yükselirken bizi orta çağın karanlığına mahkum etmek isteyen sömürgeci güçler ve yerli işbirlikçileri, bizi antik çağların cinsel sapkınlıklarla dolu çağlarına gönderme yolunda epey ol aldılar.Onlar da çok iyi biliyorlar ki, antik çağların dinci feodal devletlerinin yarattığı vatandaş, bilim, din ve devlet adamlığı körler, cahillerden ibaretti.

Halkı, din ile uyutarak;

Meşguliyeti, aklı,midesi ile bacak arasındaki cinsel organıyla,

Hedefi, bağırsak gurultusu ve sikinin doğrultusuyla, 

Yön bulmaya çalışan insan modeli arzusundadırlar.

Onlar için idaresi en kolay modeldir.

Halklara düşen çağdaşlık ile şeriat ile, cinsel sapıklıklara boğulmuş, bir tas çorba için belediye hayır çadırı gözleyen köle yaşamı arasında tercih yapmaktır.

İnsanlık olarak, ister bizim gibi hedef ülkelerde, ister gelişmiş ülkelerde olun, halktan iseniz geleceğiniz bu model insan tipidir.

Yazının gerçek özeti budur.

Her ne kadar sürçü lisan eyledik ise affola.

NOT: BU YAZI Alaeddin Keykubat Yavuz bey’e aittir..