6-) OZAN

JIJI

Bir bağ,
Bu dünya ile sonraki arasında;
Susayanlar için, bir tatlı su havuzu;
Bir dikili ağaç
Güzellik ırmağının kıyısında
dileyen aç kalplere olgun meyveler sunan.Umutla şakıyan bir kuş
Konuşmanın dallarında..
Bedenleri duyarlılıkla dolduran ezgilerek söyleyerek
Yükselip Cennetleri dolduran
Bir beyaz bulut gökyüzünde
Ve sonra cömertlik saçan Hayat’ın kırlarındaki çiçeklereBir melek;

Tanrılar’ın gönderdiği insanlara tanrıların yollarını öğretsin diye…

Asrarte’nin yağla doldurduğu
Karanlığa yenilmemiş
Işıması gizlenmemiş bir ışık
Apollo’dan saçılan

Tek başına
Basitliği giyinmiş
Ve duyarlılıkla beslenmiş.
Doğa’nın koynuna oturmuş, yaratmayı öğrenirken
Ve ruhun inişini beklerken
Gecenin sessizliğine uyanmış.
Duygu bahçesine gönlünün tohumlarını ekmiş bir çiftçi
İnsanlar götürür ürününü
toplanacağı ambara

Ozan’dır o insanların o yaşarken kulak vermedikleri,
Ve ayrılınca dünyadan, kendi cennetine gideceğini bildikleri…

İnsanların küçük bir gülüşü bile sakındığı şeyleri arayan O’dur;

Onun nefesleri yükselip, güzelliğin canlı hayaliyle gökkubbeyi doldurur.
Oysa insanlar, ondan yiyeceği ve sığınağı sakınır.Ne zamana kadar, ey insan,
Ey varlık, ne zamana kadar
Onur evleri kuracaksın onlara
Kanla yoğrulmuş topraktan
Ve sana barış ve rahatlık sunanlardan kaçınacaksın?
Ne zamana kadar öldürmeyi öveceksin
Ve baskı boyunduruğu altında boyun eğenleri?
Ve unutacak mısın, günlerin görkemini görmen için
Karanlığa ışık saçanları?
Onlar ki sırlar içinde yaşarlar
Senin erişemeyeceğin o mutluluk ve keyfiyleVe siz ey ozanlar
Bu hayatın hayatları:
Fethettiğiniz yılları
İnsanların zalimliğine karşın
Ve bir defne dalı kazandınız
Aldatmanız dikenlerinden
Siz, gönüllerin üstünde bağımsızsınız
Ve sonsuz olacak sizin krallığınız

 ŞİİR: HALİL CİBRAN- GÖRSEL: DEDE KORKUT- ASİF AZERELLİ POTRESİ

1-) hakkımda

66603_10200178650702988_1704512398_nsadece anlamaya çalışıyorum, olanı biteni… cesurca her şey irdelemeyi seviyorum 🙂 ben inancı nedeniyle sürekli horlanmış, ezilmiş, iftiraya uğramış, günah keçisi ilan edilmiş, kin güdülüp yozlaştırılmaya çalışınmış, dışlanmış. mağdur edilip, katliamlara, sürgünlere gönderilmişlerin izini sürüyorum.! ve neden diye sorgulamayı seviyorum.! inkarı değil, yüzleşmeyi öneriyorum. bu güne kadar bu konuda bi kaç platformda görüşlerimi bildirdiğim için beni susturanlar oldu. evet, yok sayıldım. anlaşılmak istenmedim. mesela facebook adresim sürekli kapandı. birileri gerçekleri duymaktan rahatsızlık duyuyor! peki ben kimim? bu ülkenin evladı değil miyim? bu milletin bi parçası değil miyim? elbette ki öyleyim fakat hazımsız olanlar çoğunlukta. onların karın ağrısı nedir hiç çözemedim. biz haklarımızdan bahsedince hemen bizi mezhepçilikle yaftalayanlar var. ya-hu el insaf ! bu ülke asırlardır sunni hegemonyası ile yürütüldü. bugün daha öyle devam ediyor. sürekli ölen biz olmuşuz. bütün bütçe ellerinde iken ( diyanet vs) kendimizi savunmak, sorunlarımıza çare bulmak için konuşmak da mı yasak? bunu red ediyorum. ! üstelik bizi yaftalayan hem suçlu, hem güçlü güruh şunu bilsin ki; “biz mezhep bilmeyiz, yolumuz vardır!” hani nerede özgürlük.? isteyen dilediği gibi yaşama hakkına sahiptir diye söze başlayanlar var ama iş alevi-bektaşi kızılbaşlara gelince işin rengi değişir. Elbette ki yobaz kafalardan bahsediyorum. ama sadece bu yobazlık din ile ilgili değil. aleviliğin gelişim aşamalarını anlattığınız ve köken olarak Türkmen oldukları halde asimilasyona uğramış kürtç-zazaca konuşan aleviler hakkındaki olaya net tavır koyduğunuzda ve kanıtları ortaya sunduğunuzda, alevileri hiç sevmedikleri halde, sırf muhalefet olsun diye şafi kürt faşistlerde size yobazlık yapıp saldırabilir.!! ne olsa da ben pes etmiyorum. inadına güneşe sevdalı cümlelerimle şimdilik vakit bulabildiğim kadar. dilim döndükçe devam edeceğim. çok abesleşirse durum. burayı da kapatır giderim. ne yapalım!